Game of Thrones'un parıldayan yüzlerinden bir tanesi, senaryosu. Tıpkı romanların kalitesinde ama romanlardan farklı bir yolda ilerleyen senaryo, rol yapma oyunlarından senaryoya dair beklenen tüm özellikleri içinde barındırıyor. Oyun boyunca iki karakter yönlendiriyoruz. Bunlardan ilki, ilk romanın daha öncesinde başlayan bir hikâyeye sahip olan Mors Westford.

Lannister ailesine bağlı olan Westford'lardan Mors, siyahlara bürünüp "Duvar"a giderek geçmişini bir kenara bırakmış. Onu özel kılan ise, aynı zamanda bir "skinchanger" olması. Mors ile roman serisinden alışık olduğumuz "Duvar" görevlerini yaparken, bir yandan da köpeğimizin kontrolünü alarak farklı oynanış dinamiklerine sahip oluyoruz. Diğer karakter ise Alester Sarwyck. Alester'ın özelliği ise daha önceleri Westeros'un ötesinde yaşayan ve geri döndüğünde oradan getirdiği R'hllor inancına bağlı bir rahip olması.

Bu rahiplik sadece bir senaryo detayı olmakla kalmıyor üstelik. Tıpkı Mors'un ikincil özelliği gibi Alester da, rahipliği kullanarak güçlü büyüler yapabiliyor. Basit ateş büyülerinden tutun da tüm orduyu yerle bir edecek kadar güçlü büyülere kadar bir liste söz konusu burada. Ayrıca karakterlerin daha da zenginleştiği nokta, iki karakterimiz için de ayrı ayrı 3 farklı sınıf olması ve bu sınıflardan da istediğimiz ikisini seçebiliyor oluşumuz. Böylece karakter özelleştirmeleri bir rol yapma oyunundan beklenen düzeye kolaylıkla ulaşıyor.
Senaryo ise baştan sona roman serisinin o kusursuz havasında devam ediyor. Ufak tefek hatalar elbette var, ama özellikle romanları okuyanlar ya da dizi seyredenler için çok bilindik sözler sık sık kulağınıza çalınıyor oyun sırasında. Mors ile oynarken Stark ailesi ile dedikodular duyacak, diğer tarafta Kral Toprakları'ndan gelen haberlere kulak misafiri olacaksınız. Bu iki karakter başta tıpkı kitaplarda olduğu gibi farklı çizgilerde yürüseler de, oyunun sonlarına doğru oldukça ilginç olaylar sonunda bir şekilde ortak noktada buluşuyorlar. Oyunun yapımcılarının sürpriz konusunda yazar Martin'den geriye kalan bir yanları yok. Üstelik oyun boyunca karşınıza çıkan seçimlerin tamamı, oyunun gidişatında önemli değişikliklere neden oluyor. Ve bu değişiklikler de oyunun sonunu baştan aşağı değiştirerek tekrar oynanabilirliği mümkün kılıyor.

Tabii bu kadar parlak hikâye ve karakter özelleştirme seçeneklerinin yanında, oyunun tam bir klasik olmasını engelleyecek olumsuzluklar da mevcut maalesef. Oyun Unreal Engine 3 motorunu kullanıyor. Tabii bunu sadece özelliklerden okuduğumuzda anlıyoruz çünkü karşılaştığımız grafikler piyasadaki diğer UE3 motoruyla yapılmış oyunlara baktığımızda birkaç sene gerideymiş gibi gözüküyor. Bunun dışında oyundaki kontroller ve arayüz oldukça yavaş. Ve bu yavaşlık oyundan aldığınız zevki biraz götürüyor.
Seslendirmeler ise böyle bir oyunun en güçlü yanı olabilecekken en kötü yanı olmuş. Sadece iki karakter (Jorah Mormont ve Varys) dizideki oyuncular tarafından seslendirilmiş durumda. Geriye kalan tüm karakter seslendirmeleri çok cansız olmuş. Toparlamak gerekirse, Game of Thrones, hem romanın hem de dizinin başarısını kullanarak rol yapma oyunları içerisinde bir efsane olabilecekken, Cyanide firmasının birçok konuda yanlış tercihler yapması yüzünden sıradan bir konumda kalıyor.
Olumsuzluklarına rağmen, kontrol ve seslendirmelerdeki sıkıntılara sabredebilirseniz, son dönemde oynadığınız birçok oyundan çok daha iyi ve etkileyici bir senaryoyla karşılaşmanız mümkün.