Far Cry 3 İnceleme

Video oyunları tarihi çok fazla başarı hikâyesi içeriyor. Sevilen serilere imza atan Crytek firmasının hikâyesi de aslında başlı başına bir başarı örneği. 2004 yılında sessiz sedasız sayılabilecek şekilde piyasaya çıkan Far Cry, Ubisoft tarafından dağıtılmasının verdiği avantajı iyi kullanmış ve çıktıktan sonra oyuncular arasında kulaktan kulağa hızla yayılmıştı. Almanya'da kurulan bir firmanın oyunu olan Far Cry, yine bu yapımcıların kendilerinin ürettiği “CryEngine” motorunu kullanıyordu.

Oyun hiç beklenmemesine rağmen büyük bir başarı yakalayarak ilk dört ayında 750.000'e yakın sattı. Bu başarı hem gözlerin Crytek firmasına çevrilmesini sağladı, hem de oldukça uzun sürecek bir serinin de ilk adımı oldu.

Far Cry'ın yakaladığı bu başarının ardından yaşananları herkes biliyor. Crytek ile Ubisoft arasındaki anlaşmazlık dava sürecine kadar uzanmış, Far Cry'ın isim hakları Ubisoft tarafından alınmış ve Crytek firması “Crysis” isminde yeni bir seriye yönelmişti. Bu olayların ardından Ubisoft'un seriyi nasıl bir yöne kaydıracağı merakla beklenirken, bu beklentilere verilen cevap pek de hoş değildi: Tropik bir adadan bir anda çöle kayan seri, onlarca yenilik denemesi ve bunların bir kısmının başarısız olmasıyla ikinci oyunuyla hayal kırıklığı yarattı. 2008'de çıkan ikinci oyunun kısmen başarısız olması ise, Ubisoft'u yaptığı hataları tamamen düzeltmeye sevk etti ve geçtiğimiz günlerde Ubisoft bir kez daha Far Cry 3 ile karşımıza çıktı.

Öncelikle belirtilmesi gereken çok önemli bir nokta var Far Cry 3 hakkında. Yeni oyun serinin ikinci oyunuyla hiçbir benzerlik göstermiyor. İkinci oyunda denenen ve başarısız olan hiçbir mekanik bu sefer kullanılmamış, yerine çok daha hikâye odaklı bir oynanış getirilmiş. Zaten açık dünya olarak tasarlanan Far Cry 3, senaryonun getirdiği kırılmalar ve yan görevler sayesinde de serinin kesinlikle en iyisi konumunda.



Oyunun hikâyesine kısaca göz atmak gerekirse, ana karakterimiz Jason Brody arkadaşları ve ailesinden üyelerle Rook ismindeki bir adaya gidiyor. Bu adanın özelliği, içeriğinde çok fazla korsan olması. Bu korsanların da en delisi olan Vaas, karakterimizi ve arkadaşlarınızı kaçırıyor ve fidye için kullanmaya çalışıyor. Biz kafesimizden kaçmayı başarıyoruz ve hem tatil için geldiğimiz adada hayatta kalmayı öğrenmeye, hem de Vaas'ın elindeki arkadaşlarımızı ve ailemizin üyelerini kurtarmaya çalışıyoruz. Hikâyenin çok fazla detaya sahip olması ve muhtemelen son dönemlerin en iyi yan karakterlerinden olan Vaas'ın baş düşmanımız olması, Far Cry 3'ün oyuncuları bağlama açısından en büyük kozu olsa gerek.

Jason ismindeki karakterimizi yönlendirmeye başladığımızda, izlediğimiz ara videolar ve hikâyenin gidişatı boyunca bir şeylerin farkına varmaya başlıyoruz. Normal bir öğrenci olan Jason, bu cehennem ortamında hayatta kalmak için bıçak kullanmayı öğrenmeli, sağdan soldan bulduğu bitkilerle kendisine serumlar hazırlamalı ve devasa büyüklükteki adada karşılaştığı korsanlarla mücadele etmeli. Bütün bunları yaparken en büyük yardımcısı ise biz oyuncular oluyor.

Senaryo adına söylemek istediğimiz en önemli şeylerden biri ise, yapımcıların oyuncuları görevleri yapıp yapmama konusunda tamamen serbest bırakması. İsterseniz hiç ara vermeden ana hikâyeyi bitirebilir, isterseniz de ana hikâyeye hiç bulaşmadan tamamen yan görevler odaklı bir oynanışa girişebilirsiniz. Ya da ikisini de yapmayıp, devasa büyüklükteki adanın keyfini çıkarabilir ve tamamen rastgele gelişen olaylar karşısında hareketlerinizi belirleyebilirsiniz.



Far Cry 3'ün sıradan bir FPS oyunu olmamasını sağlayan özelliklerinden biri ise, oyundaki gelişim sisteminin oldukça iyi işliyor olması. Hem görevler sırasında, hem de görev dışında yaptığınız tüm hareketler karakterinizin gelişimi için önemli bir durumda. Düşmanlarınızı nasıl ve neresinden öldürdüğünüzden tutun da hangi silahları kullandığınıza, gizli şekilde oynuyorsanız bunu ne kadar başarılı şekilde yaptığınızdan aklınıza gelebilecek tüm başlıklardaki hareketlerinize göre tecrübe puanları kazanıyorsunuz. Bu tecrübe puanları ile de seviye atlıyor, her yeni seviyede kazanacağınız yetenek puanlarıyla da klasik RYO'larda olduğu gibi çeşitli başlıklar altında karakterinizi geliştirebiliyorsunuz. Yapımcıların bu karakter gelişimini görsel olarak ifade etme seçimi ise epey manidar olmuş. Kazandığınız her yeni yetenek vücudunuza yeni bir dövme olarak ekleniyor. Böylece oyunun başında dövmesi olmayan Jason, oyunun sonlarına doğru dövmelerle doluyor ve bu da oldukça hoş bir görüntü sağlıyor. Bu arada, kazanacağınız yeteneklerin bir kısmı dolaylı şekilde etki yaparken, bazıları da doğrudan yeni hareketler ve öldürme şekilleri olarak ortaya çıkıyor.

Yapımcılar açık dünya şekilde tasarladıkları Rook adasının hikâyeyi destekleyen birçok yönü bulunuyor. Bunlardan ilki, haritanın belirli noktalarında yer alan 18 radyo istasyonu. Vaas tarafından bu istasyonlara sinyal bozucular yerleştirilmiş ve bu yüzden haritanın tüm bölümleri oyunun başında açılmış değil. Bu sinyal bozucuları istasyonlardan çıkardığımızda, o bölgedeki yerleşim yerleri, korsan yerleşkeleri, dükkanlar, av bölgeleri gibi özellikler radarınızda ortaya çıkıyor. Ama bu işlemi yapana kadar bu yerleri göremiyorsunuz. Vaas'ın liderliğindeki diğer korsanlarla başınızın çok fazla belaya girmemesi için bu sinyal bozucuları hızlı şekilde çıkarmanızda fayda var. Yoksa bir nevi kör şekilde ilerliyor ve çevrenizde neler olup bittiğini radarınızdan takip edemiyorsunuz.



Oyunun açık dünya şekilde tasarlanması, yapımcıların eline mükemmel bir kozu da vermiş durumda; rastgele olaylar. Birçok oyunun yapımcısı çıkış tarihi yaklaştıkça “oyunumuzda rastgele olaylar olacak” dese de genelde bu sözler çok kısıtlı kalır. Far Cry 3'ün son dönemde piyasaya çıkan oyunlardan ayrıldığı bir diğer yön de aslında bu. Oyun inanılmaz bir rastgele olay cenneti konumunda. Peşinize takılan korsanlardan kaçarken ormandaki hayvanların saldırısına uğrayabilir ya da düşmanlarınız bir anda kendilerini aslanlarla boğuşurken bulabilir. Ya da ormandan bir anda kendinizi yola attığınızda oradan geçen bir yerlinin arabasının altında kalabilirsiniz. Bunun gibi sınırsız rastgele olay, Far Cry 3'deki dünyanın ana karakter dışında da yaşadığına dair en büyük kanıt konumunda. Bu rastgelelik düşmanlarınızla savaştığınız sıradaki seçimlerinizi de etkiliyor. Korsanları nasıl öldüreceğiniz tamamen size bırakılmış durumda. İsterseniz klasik FPS'lerdeki gibi silahınıza davranın, isterseniz düşmanlarınızın bulunduğu evi ateşe verin ya da onların dikkatini dağıtarak arkalarından dolaşıp çatışmaya girmeden yolunuza devam edin. Oyun boyunca nasıl davranacağınız tamamen sizin elinizde ve oyun buna hiçbir şekilde karışmıyor.

Az önce bahsettiğimiz radyo istasyonlarındaki sinyal bozucuları kaldırdığınızda, o bölgeye ait detaylar radarınıza yükleniyor dediğimiz gibi. Tabi bunların dışında, bölgedeki yan görevler de ortaya çıkıyor. Vaas ile olan ana hikâyedeki mücadelenize istediğiniz anda ara verip girebileceğiniz bu yan görevlerin bazıları ana hikâyeyi detaylandırıyor, bazıları haritayı daha iyi öğrenmenizi sağlıyor, bazıları ise tamamen eğlence odaklı görevler sunuyor. Yan görevleri gerçekleştirerek buradan kazandığınız tecrübe puanlarıyla da karakterinizi daha hızlı geliştirebileceğinizi unutmayın. Radyo istasyonlarına dair unutmadan söylememiz gereken son şey ise, yakın çevredeki halkın sinyal bozucuları kaldırdığınızda ise çok daha iyi davranıyor olması. Bazıları silahları bedava verirken, bazıları da silahlarınız için cephane sağlayabiliyor. Ayrıca yine o bölgedeki halkın isteklerini yerine getirerek para kazanabiliyorsunuz.



Haritaya dair bir diğer konu, devasa büyüklükteki bu haritanın belirli noktalarında korsanlar tarafından merkezler kurulmuş olması. Bu merkezlerin sınırları içerisine girdiğinizde, çoğunlukla yolda veya ormanlık alanlarda korsanlarla karşılaşıyorsunuz ve çatışmak ya da kaçmak zorunda kalıyorsunuz. Bu merkezleri ele geçirmediğiniz sürece de bu durum sürekli devam ediyor. Bir kere ele geçirdiğiniz merkezler ise tamamen size ait oluyor ve o bölgede bir daha korsanlarla karşılaşmıyorsunuz. Merkezleri ele geçirmenin daha fazla yan görev ve “hızlı ulaşım” gibi artıları da var.

Hızlı ulaşım demişken, oyuncuların Far Cry 2'de epey dert yandıkları bir konu da bu oyunda halledilmiş durumda. İkinci oyundaki harita büyüklüğüne göre hızlı ulaşım noktalarının azlığı epey eleştirilmişti. Bunu dikkate alan yapımcılar, bu sefer hızlı ulaşım noktalarını epey fazla tutmuşlar. Bu yüzden bir noktadan diğerine giderken zaman kaybetmiyorsunuz.

Klasik çoklu oyunculu modların dışında yeni modlarla da bu alanda kendini gösteren Far Cry 3, asıl silahı olan tek kişilik senaryo dışında da oyuncuların yüzünü güldürmeyi planlıyor. Call of Duty'nin sahip olduğu bir sistemi benimseyen oyun, seviye atladıkça açılan silahlar ve perk sistemiyle oyuncuların karşısına çıkıyor. Left 4 Dead'i anımsatan co-op modu da oyuncuları uzun süre ekran başında tutmaya yetecek kalitede.

Far Cry 3 hem senaryo ve atmosfer, hem de oynanış anlamında son dönemlerin en iyi FPS'lerinden biri hiç kuşkusuz. Bu başarısının yanında teknik anlamda da oldukça iyi durumda üstelik.


Ubisoft Montreal ve oyuna katkısı bulunan diğer yapımcı grupları, Havok fizik motoruyla çalışan Dunia Engine 2'yi kullandılar. Bu da oyunu “grafik” başlığı altında oldukça güçlü kılıyor. Oyun gerek çevre modellemeleri, gerekse karakter modellemeleri açısından oldukça kaliteli. Silah modellemelerinin de ortalamanın üstünde olması, Far Cry 3'ün görsellik anlamında da oyuncuları mutlu edebileceği anlamına geliyor.

Ses ve müzik konusunda da Ubisoft doğru seçimler yapmış. Seri boyunca başarılı olan çevre sesleri (su sesleri, konuşmalar, ağaçlar vs) üçüncü oyunda da kalitesini koruyor. Oyunun bu başlıktaki asıl başarısı ise, üzerine çok fazla uğraşıldığı belli olan karakter seslendirmeleri. Hem ana karakterimiz olan Jason'ın, hem de Vaas gibi güçlü yan karakterlerin seslendirmeleri o kadar yerinde ve doğru yapılmış ki, yapımcıların yansıtmak istediği deliliği çok iyi anlatıyorlar.

Toparlamak gerekirse, son dönemlerin en başarılı FPS'lerinden biri olan Far Cry 3, “Vaas” gibi harika bir yan karakter üzerinden anlattığı hikâyesiyle oyuncuları ekran başına kilitlemeyi başarıyor. Kaliteli senaryosu dışında yarattığı atmosfer ile verdiği sözlerin tamamını tutan Ubisoft, serinin ikinci oyununda yaptığı hatalarla üzdüğü oyuncuların tamamından başarılı şekilde özür dilemiş gibi. Far Cry 3'ü ve haliyle Jason'ın Vaas ile olan hikâyesini sakın kaçırmayın!

Giriş yapmak istediğiniz aboneliği seçiniz.